30 Nisan 2016 Cumartesi

Sayın yetkililer vatandaşımı rahat bırakınız.

     Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama şu sıralar çoğu köşe yazarının ayağı objektifliğin çemberine takılmış durumda. Hem öyle değilmiş gibi gösteriliyor, hem de farkında olmadan o rüzgara kapılınıyor. Tamam her ne olursa olsun, bu platformda amaç zaten taraf tutmak ama kast ettiğim şey gerçekleri perde arkasına itekleyip bazı nedenlerle gizlemeye çalışmak. Bi tarafı tutarsın, delikanlı gibi savunursun, çatır çatır sebep sayarsın ama sen yalan söyleyemezsin. Bu hem demokrasiye ihanet, hem de kapitalizmin boyundurluğu altında kalmaktır, üç kuruş girmeyiversin cebine ama sapına kadar delikanlı kal be abi. Hele yurt dışında Türkiye hakkında haber yazan göstermelik objektifler yok mu çıldırıyorum, 70'lerden toprağa gömülünen emperyalizmi hortlatmaktan başka bi amaç taşımıyorlar çünkü gözümde. Tam olarak anlamını taşımasa da, yurttaşın kendi çapında maruz kaldığı bu akım ne kadar fayda sağlar kendine orası muamma. 
     Değinmek istediğim başka bi pürüz ise marksizm-leninizm adı altında işlenilen terör ve milliyetçilik adı altında aşılanan faşizm. Siz kendinizi köşe yazarı mı sanıyorsunuz, yoksa düşerek dikkat çekmeye çalışan çocuk mu? Ne gerçek bi devrimci, ne de davalarına bağlı bi ülkücüsünüz çünkü. Hatta siz bi materyalistin tarafsızlığından bile yoksunsunuz. Sağmış solmuş veya komünistmiş belki de solup giden doğru yol partisi müdavimiyken günümüzde iktidarın masum görünen kollarına koşanlardanmış hiç fark etmez, herkesin fikrine de zikrine de saygım sonsuzdur; ancak trafik lambası gibi neye yanıp sönüldüğü bilinmeden yorum yapılmamalı, hele hele bi gazeteci hiç olunmamalı zannımca. Sözümün bu satırlarda gayet de meclis içeri olduğu robotlaştırılmaya çalışılan bir öğrenci olarak sadece fikrimi belirtiyorum. Reşit olmama da hazır birkaç ay kalmışken söyleyeyim, vatandaşlarımızın yakasından ellerinizi çekiniz, hele hele çocuk kalplerimize dokunmaya cüret bile etmeyiniz. 



1 yorum: